Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ATATÜRKÜ ANLAMAK

Bugün 10 Kasım Ata'nın ölümünün 81. Yıl dönümü.İçimizde hissettiğimiz hüznün ve yaşattığı sonsuz özlemin tarifsiz olduğunu unutmadan "ancak yüz yılda bir yer yüzüne böyle biri gelir" denen Ata'mızı saygı ve özlemle tekrar anıyorum. Ne zaman önemli bir gün olsa ülke adına ve ne zaman milli duygularımızı kabartan anlar yaşasak aklımıza gelir Atatürk, peki neden aklımıza gelir? Atatürk'ün bir Osmanlı Askeri olarak önemli başarılara imza atarak karşımıza çıktığı  savaşlar vardır, Çanakkale Savaşı Destanı gibi... "Cephaniz yoksa süngüleriniz var." Osmanlı'nın hasta adam olarak nitelendirildiği dönem ülkenin bir çok yeri işgal altında ve pazarlık masasında görüşüldüğü dönemde Atatürk Kurtuluşumuzu simgeleyen mücadelemizi başlatıyor.Lozanda son bulan bu mücadelenin ardindan Cumhuriyetin ilanı ile bu zaferler taçlanmış artık insanlar kendi ülkelerinde sömürge güçlerin boyunduruğu altında değil kendi anavatanlarında kendi cumhuriyetleri içerisinde

CUMHURİYET DEMEK "EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR." DEMEK

Cumhuriyet'in ilanı 29 Ekim 1923'tür.96. Yılını geride bıraktığımız bu tarih Türkiye ve Anadolu tarihi için çok önemlidir ki malesef bazı sokak röportajlarında insanlara bu tarihin ne olduğu sorulduğunda bilmeyenler, cevap veremeyenler olduğu görülüyor.Bu tarihin ne ifade ettiği 7'den 70'e herkes tarafından benimsenmiş hatta hissedilmiş olmalı. Sancılı geçen Kurtuluş Savaşı'nın ardından Lozanda dönemin şartları göz önünde bulundurulduğu zaman çok önemli bir kazanım elde ettik.Ülkenin düşman işgalinden kurtulmasına olanak veren bu antlaşmanın ardından tarafların yani Ankara'nın hangi sıfatla burada yer aldığının kafa karışıklığı artık giderilmeliydi.İste bu süreçte 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edildi ve yönetim şekli bu doğrultuda belirlendi. Peki cumhuriyet kavramının topluma ve demokrasi anlayışı içerisinde halka yansıması nasıl oldu, yani Cumhuriyet ne demekti ve önemi neydi?Aslına bakılırsa Cumhuriyet; bireyin özgür bir çerçevede yaşayabilmes

ÖNYARGILAR HUZURSUZLUK YARATIR

Önyargı, bilinmeyen bir konu ya da bir davranışla alakalı olumlu ya da olumsuz değerlendirme yapma halidir. Önyargı kelimesinin anlamını bilmeyen elbetteki yoktur; ancak bu durumun kötü bir karakter özelliğine dönüşmemesi için üzerinde durmalı ve önyargılardan arınmak için gerekirse profesyonel destek alınmalıdır.Bunun için eğer kişinin farkındalık ve kendini yenileme bilinci ýüksek ise tecrübesine inanılan birinden alınacak koçluk yeterlidir ancak kişi kapalı ve çok fazla kendini yenilemeye, farkındalığını artırmaya açık değilse bu anlamda profesyonel bir destek alması iş ve özel hayatında etkili olacaktır. Önyargı, bireyde başlar ve toplumda bu sayı çoğunluktaysa huzursuzluk yaratır, tahammülsüzlük ve herkesi kendi gibi görme arzusu cehalet ve huzursuzluk zemini olusturur. İnsanlar önyargılarında kendi doğru kabul ettiği yani at gözlüğüyle benimsediği kendi deneyim ve özelliklerini değerlendirirler.Örnek vererek açıklamak daha iyi olacak; siz bir kahveyi denediniz ve beğenmedi

CONTEMPORARY İSTANBUL'DAN BIENAL YEDİNCİ KITA'YA... İSTANBULDA SANAT DOLU GÜNLER

Contemporary İstanbul bu yıl 14. kez bizimle buluştu.Contemporary İstanbul bünyesinde CI ise 7. kez ziyaret ediyoruz. 15 Eylülde son bulan fuar, yine yerel ve uluslararası galerileri bir araya getirerek şehre entelektüel bir soluk getirdi. Lütfi Kırdar'da gerçekleşen fuarda binaya yaklastığımızda bizleri Ekrem Yalcındağ'ın eserlerinin dalgalanması karşıladı.Bilet fiyatları yılda bir kere yapılan ve marka değeri yüksek bir organizasyon için gayet normaldi.Her yıl kalabalığın biraz daha arttıgını görmek mümkün bunda sosyal medyanın viral olan paylaşımlara ev sahibi olmasının payı yadsınamaz. 3 günlük sürede 32.000 ziyaretçi ağırlamış, son günde bu istatistiğe katılırsa nish bir ilgi alanı için fena sayılmaz bu fiziki katılım. Fuar iki hall'den oluşuyordu en dikkat çeken eserler geçen yılda Ölümsüzlük Odası (kuru kafalardan yapılmış ve dışarda sergilenmis olan) Ahmet Günestekin'in eserlerinin yer aldığı galeri, Sevil Dolmacı Art Gallery ve ben her zamanki favorileri

Kolombiyalı Sanatçı Rafael Gomezbarros Sevil Dolmacı Art Consultancy Aracılığı İle Göç Ve Yaşam Kavramını Bizimle Paylaşıyor

Göç ve mülteci kavramı; coğrafyası ne olursa olsun uluslararası bir mesele olduğu açıktır.Bu durum ekonomik veya diğer faktörleri ele alarak kişisel yorumların veya anlayışsızlıkların gölgesinde kalmaktadır.Ancak bu dünya meselesi görmezden gelmek için gerçekten duyu organlarından yoksun olunması gereken çok ciddi bir durumdur ki; unutmamak veya doğru yaklaşımlara yer verilmesi adına her an sıcak tutulmalıdır.Ben "sanat toplum içindir"cilerdenim.Bu meseleyi en iyi aktaracak olan ve insanların bu konudaki hassasiyetini tetikleyecek olan en önemli araç sanattır. Kolombiyalı ünlü sanatçı Rafael Gomezbarros, “We Forget to Think We Are Born” isimli ülkemizdeki ilk kişisel sergisini Sevil Dolmacı Art Consultancy’de 16. İstanbul Bienali’ne paralel olarak gerçekleştiriyor ve  25 Ekim'e kadar sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Sanatçı Kolombiya’da yaşanan politik çatışmalardan yola çıkarak bireyin toplumla ilişkisi, kimlik ve anonimlik, göç ve bellek kavramlarını s

DÜŞÜNCE VE FİKİR YAYMA ÖZGÜRLÜĞÜ

Gündemin en yoğun başlığı ifade hurriyeti bu konuda aslolan davranış özgürlük ilkesiyle örtüşmeliyken ülkelerin yönetim şekline ya da devlet otoritesine göre yaklaşımlar kendi içlerinde şınırlandırılmıştır.Bu belli sebepler doğrultusunda hem AİHM hem AB maddelerine bakıldığında düşünce özgürlüğünün ya da fikir yayma özgürlüğünün hangi noktalarada ne kadar uygulandığı gözlemlenebilir ancak biz 1982 anayasasıyla beraber hayatımızda yer alan bu başlığın anayasal düzende ne ifade ettiğıne ve nasıl sınırlandırıldığına bakalım. Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü,radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düze

SİYASİ KARAKTERLERDE DUYGUSAL ZEKA KAVRAMININ ÖNEMİ

Duygusal zeka yani EQ kavramı, bireyin sahip olduğu zeka potansiyelini nasıl açığa çıkarabileceğini ve doğru şekilde nasıl kullanabileceğini gösteren; duyguları tanıma, anlama ve etkili bir şekilde kullanma yetisi ya da biçimidir. (Dr. Goleman) Duygusal zeka sahibi kişiler, empati yeteneği olan ve farklı rollerde dahi duygulara hitap edebilen kişiler olarak tanımlanırlar.Bu yönü güçlü olan bireyler bulundukları ortamda farklılıklarını hissettirebilir ve iş dünyası sisteminin evrilmesinden dolayı aranılan ve yükseltilen değerler olabilirler. Etkili iletişim, motivasyon, özgüven, karar verme yetisi, empati gibi iş hayatında başarı getiren liderlik özellikleri, duygusal zekası yüksek kişilerde daha fazladır. İş yaşamında, teknik bilgiden ziyade bu duygusal zeka becerilerine sahip olmak; kişinin mesleki performansını ve başarısını olumlu yönde etkilemektedir. Burada karar verici ya da liderlik vasfı yüksek olan siyasi figürleri ele alarak değerlendirme yapacağım.Duygusal zekanı

GÖÇ VE MÜLTECİ KAVRAMI

Göç; siyasal, toplumsal ya da ekonomik nedenlerle bireylerin ya da toplulukların bulundukları, oturdukları yerleşim yerini bırakarak başka bir yerleşim yerine ya da başka bir ülkeye gitme eylemidir.Mülteci; bir başka yere ya da ülkeye sığınan kimselerdir. Bu iki kavramın sosyal hayatda çok fazla dillendirilmesi, 15 Mart 2011'dir.Bu tarih Arap Baharı rüzgarının son durağı olan Suriyedeki iç savaşın başladığı tarihtir.Bu tarih itibari ile Türkiye'nin sınır komşusu olan Suriye'de yaşanan insanlık dramı ile birlikte Türkiye'ye göç eden ya da sığınan Suriyeli sayısı tartışma konusu olmakta ve olmaya devam etmektedir.Bu durum Dünya ülkeleri içinde geçerli bir konu olmasına karşın Türkiye'nin daha fazla adının geçmesinin sebebi göç eden kitlenin sayısal çoğunluğudur. İstatistiki verileri de ortaya koyarak bu sayısal çoğunluğun toplum içerisinde nasıl yer edeceğini ya da benimseneceğini konuşmak gerekir.Ağustos ayı itibari ile Türkiye'de kayıtlı Suriy

SİYASET ODAKLI TOPLUMSAL İLETİŞİM VE UZLAŞI

Toplumsal iletişim ve uzlaşı'nın tanımıyla başlamak gerekirse; iletişim ve uzlaşı kelimelerinin anlam olarak aynı düzlemde yer aldığı görülsede tanımlama konusunda farklı olduğunu bilmekteyiz.İletişim; temel olarak (insan özelinde) karşılıklı anlaşmak olarak ifade edebiliriz.Uzlaşı; karşılıklı olarak bazı konular çerçevesinde ortak paydalarda buluşmak demektir.Siyaset; iletişim ve uzlaşı başlıklarını kullanarak seçmen diye nitelendirdiğimiz vatandaşlardan oy ve destek alma sanatı demektir. Toplum, bir arada yaşamayı amaç edinen, çeşitli kurallar çerçevesinde barış ortamı sağlanarak bir arada bulunan ve devlet olgusuna maddi destek sağlayarak devamlılığı sağlamaya gayret gösteren bilinçtir.Devletin devamlılığı için bir arada bulunan topluluk kendi içinde farklı yaşam tarzlarına, farklı refah seviyelerine ve farklı dini yaşam ve inanış biçimlerine sahip kitlelerdir. Kitlelerin bu tip ayrılılıkları Siyaset için önemli ve olumlu bir durumdur ki; destekçi çekmek adına oluştur

S-400 HAVA SAVUNMA SİSTEMİ BİR KAZANIM MI

S-400 hava savunma sistemi'nin teslimatı başladı.Burada önemli olarak görülen başlıkları ele alacağız.Nedir bunlar? S-400 Türkiye için neden önemli, Amerika neden bu sisteme karşı, Türkiye kaç adet S-400 aldı? Dikkatimizi öncelikli şu çekmeli Türkiye ve Rusya arasındaki bu anlaşma halk nezdinde de kabul görmesi ve öneminin idrak edilebilmesi adında sürekli reklam ediliyor bunun sebebi ise konuyla ilgili yorumların iki farklı şekilde olması.Kimi bu konuyu ülke için çıkarlarla örtüşen ve savunma sanayine katkı yapacak ve envanterde önemli bir güç gösterisi olacağını düşünürken kimi ise bu konuda bağımlılık oluştuğunu savunma sanayinin geri kalmışlığı konusunun dışa bağımlılığı artırdığını söylüyor. Biz bu konuyu değerlendirirken Amerika'nın CAATSA yaptırım başlıklarına bakarak hareket etmek zorundayız.Çünkü Amerika ile olan ticaret hacminin büyüklüğünü düşünürsek ekonominin ve ikili ilişkilerin olumsuz yönde seyretmesi kaçınılmaz.CAATSA ne demek peki; Amerika'nın düşman s

SOSYAL MEDYANIN SİYASİ VE TOPLUMSAL KONULARA ETKİSİ

Sosyal Medya'nın gücünü yerel siyasette, uluslararası siyasette ve toplumsal olaylarda konuşmak gerekir.Neden mi çünkü artık sosyal medya mecraları bir iletişim aracından ya da kişisel paylaşım noktalarından çok kitleleri harekete geçiren bir eylem alanı olarak görülmektedir. Örneklerle ilerlemek gerekirse; önce iç siyasete bakalım siyasiler, televizyon kanallarını ne kadar kullansada kişisel hesaplarından yaptıkları yayınların daha çok etkileşim aldığını görebiliyorlar tabi bunun asıl sebebi destekçilerin her türlü haber ve içeriği kabul edip yayması ve takip etmesiyle alakalı olduğu söylenebilir. 31 Mart seçimlerinden sonra İBB Meclis toplantısının ilk canlı yayın gösterimi 4 milyon insan tarafından takip edildi ve izlendi.Bu herhangi bir televizyon kanalının rating oranının tam 6 katını ifade ediyor.Aynı zamanda fiili reaksiyon alma ve etkileşim oranı da toplumda yer bulan ve dikkat çeken haberler olarak karşımıza çıkmasına sebebiyet veriyor. Sadece yerel seçimlerde s

MERKEZ BANKASI BAŞKANI GÖREVDEN ALINDI BU DURUM NEYİN HABERCİSİ

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle görevden alındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çetinkaya’nın faizleri indirmediği için görevden alındığını söyledi.  (kaynak; sputnik) Merkez Bankası başkanı'nın görevden alınması bankanın tüzüğünde yer alan; istifa etmesiyle görevden ayrılabilir, ibaresine ters düşmektedir. Bu durum ve benzeri olaylar kötü gidişatlara kurban arayan sistemlerin yaptığı sucluluk gizleme politikasıdır ki, bu artık su kaldırmaz bir gerçek.Neyin neden yapıldığı artık gizli kalamayacak kadar açık.Genellikle 3. Sınıf gelişmekte olan ancak bir türlü gelişemeyen ülkelerin yapabileceği bu tutum ve davranıslar ülkenin geleceği açısından toplumda hayal kırıklığı yaratıyor. Peki esas merak edilen şu Merkez Bankası ekonomide istikrar belirleme rolüne bürünmüş ancak bunu gerçekleştirememiş diyelim, ekonomi konusunda karar verici, vizyon ve politika belirleyici kişiler ne olacak? Bir öngörüde bulunmak gere

G-20 ZİRVESİ VE TÜRKİYE

G-20, dünya'nın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülkenin ve Avrupa Birliği komisyonunun oluşturduğu bir topluluktur. Ayrıca ülkelerin maliye bakanları ve merkez bankalarının başkanları düzeyinde de katılım gerçekleşmektedir.Yani G-20 zirvesi yılda bir kere yapılan ekonomik ve siyasi anlamda görüşmelerin yapıldığı önemli bir buluşma noktasıdır. Bu yıl Japonya'da düzenlenen bu buluşmada en önemli konu; Türkiye idi.Neden?Çünkü Türkiye önemli bir seçim süreci atlatmıştı ve Amerika Savunma Bakanlığı seçim sonrası S-400 konusunda Türkiye'ye yaptırım uygulayacağız açıklaması yapmıştı.Bütün bu konular ışığında Türkiye yaklaşık 10 ikili görüşme yaptı.Amerika, Rusya, Almanya, Fransa...Bizim odağımız Amerika çünkü 2018 yılında Ajan Brunsan meselesinde Trump'ın attığı bir tweet veya kendince uyguladığı bir ambargo, ülke ekonomisine önemli bir darbe vurmuştu ve Brunson'u aksi söylemlere rağmen göndermek zorunda kalmıştık.Bu gelişme'nin ışığında Amerika ile yaşayaca

DEMOKRASİNİN GÜCÜ

Demokrasi terimi halkların bir arada rahat yaşayabileceği bir saygı çizgisidir.Ne demek bu?Kalabalık ve kontrolü zor ortamlarda doğruyu ve orta yolu bulmak veya uzlaşmak adına herkesin kabul edeceği bir anlayıştır. Demokrasi bir kazanımdır ve karşımıza yakın tarihte çıkar.Otoriter veya yönetim anlayışında tekil rejim anlayışının olduğu noktada halk uzlaşıdan uzak otoriteye hizmet eden bir yapıda olduğunu görmek mümkündür.Örnek verecek olursak Osmanlı imparatorluğu demokrasiden uzak hanedan üyelerinin yönetime seçimsiz fakat bazı kurallar çerçevesinde tahta çıktığı ve devleti oluşturduğunu görmek mümkün.Ancak çıkan ayaklanmalar ve isyanlar otoriteyi direkt hedef almakta, beka sorununu ortaya çıkarmaktadır. Demokrasinin olduğu yerde beka sorunu olmaz çünkü demokratik hak savunuculuk demektir.Cumhuriyetin ilanı ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının en önemlisi demokrasi hakkıdır ve bu hakkı istediği özgurlukte kullanabilmesidir.Demokrasi aynı zamanda derstir l, uyaridir.Demokrasi mill

DOĞU AKDENİZDE NELER OLUYOR

Akdenizde önemli petrol yatakları olduğu herkes tarafından biliniyor, bu sebepten avrupa ve körfez ülkeleri akdenizde petrol arama çalışmaları konusunda hem kendi ülke çıkarları konusunda hem de uluslararası meseleler çerçevesinde müdail olmaya çalışıyor. Geçtiğimiz gün gerçekleşen MED 7 toplantısında, akdenize kıyısı olan ülkeler, Türkiye'nin Fatih sondaj gemisiyle petrol arama çalışması gerçekleştirmesi konusunda bir açıklama yaparak;Türkiye'nin bu ihlalden vageçmesi konusunda ortak bir paydada buluştular.Bu açıklamayı yapan grubun başkanlığı ise Fransa Başkanı Macron tarafından yapıldı ki; son günlerde Cumhurbaşkanı Recep tayyip Erdoğanın'da dış sorunlarda dilinden düşmeyen meselelerden biri haline geldi.Fransanın yaptığı açıklamalardan sonra Rum Kesimi tarafı cesaret bulmuş olacak ki; sondaj çalışması yapan gemi mürettebatının tututkalanacağı konusunda başka bir açıklama yaptı.AB ve dış destekli Rum Kesimi'nin böyle bir açıklama yapmayı kendinde cesaret görmesi gay

AMERİKA İLE F35 RUSYA İLE S400 MESELESİ HAKKINDA

Türkiye'nin 2002 yılı itibari ile yani AKP ile başlayan siyasi dönemine bakıldığında ilk hedef komşularlar sıfır sorun ve dış politikada ülke çıkarları öncelikli tutularak iyi ilişkiler kurmaktı.Hatta ortadoğuda yaşanan gelişmelere çok fazla müdahil olmamak da umulan bir dış politika anlayışıydı.2004 Kophenag Kriterleri, AB'ye girmek adına yapılan olumlu çalışmalar beklenildiği gibi olumlu yanıt alamamış ve sonrası dönem itibari ile ve gelişen süreçte AB ile olan ilişkilerimiz askıya alınmıştır.2007, Amerikada başlayan krize kadar sürece bakılacak olursa bu durumlar bizim gelecek yıllardaki dış politikamızı belirleyecek ana temeller olacaktı. Konuya AB ile giriş yapmanın ana teması ülkenin avrupa bölgesinde aradığını bulamayıp kendisine liderlik edebileceği bir coğrafya arayışı olabilirdir.Ortadoğu ve içinde barındırdığı belli başlı ülkeler ele alındığı zaman Türkiye'nin dış politikası artık Ortadoğu'liderliğine soyunmaktı diyebiliriz.2007 ve sonrası kriz dönemine değ

31 MART SEÇİMLERİNDEN 23 HAZİRANA DOĞRU

Türkiye'de 31 Mart 2019 tarihinde yerel seçimler gerçekleştirildi.Tüm şehirlerde yapılan oylamada yerel yönetimlerde hakedenler görevlerini yapmak üzere yerlerini aldılar.Bazı illerde ve ilçelerde parti isimleri değişirken bazı il ve ilçeler eski yönetimler ile devam etme kararı aldılar.Türkiye için seçim sonrası dönem ilk defa 4.5 yıllık uzun bir seçimsizlik dönemini ifade ediyordu. Seçimsizlik dönemi demeye vakit bulamadan ''hiç bir şey olmamış olsa bile bir şeyler olmuş olabilir'' denilecekti.İstanbul, Türkiyenin en ama en önemli şehri.Bu şehir Türkiye nufusunun en fazla olduğu ve ekonomik anlamda paranın en önemli kısmının döndüğü yer.İstanbul demek ekonomi demek İstanbul demek Türkiye demek.İşte bu sebepten kaynaklıdır ki, İstanbul Akparti yönetiminden uzun yıllar sonra 13.000 civarı fark ile CHP'ye geçmişti, bu durumu kabul etmek çok kolay olmayacaktı tabi...İstanbul seçimleri konusunda yorum yapmak için o seçim gecesine dönmek lazım.Oy sayımları devam e