Ana içeriğe atla

CONTEMPORARY İSTANBUL'DAN BIENAL YEDİNCİ KITA'YA... İSTANBULDA SANAT DOLU GÜNLER



Contemporary İstanbul bu yıl 14. kez bizimle buluştu.Contemporary İstanbul bünyesinde CI ise 7. kez ziyaret ediyoruz.
15 Eylülde son bulan fuar, yine yerel ve uluslararası galerileri bir araya getirerek şehre entelektüel bir soluk getirdi.
Lütfi Kırdar'da gerçekleşen fuarda binaya yaklastığımızda bizleri Ekrem Yalcındağ'ın eserlerinin dalgalanması karşıladı.Bilet fiyatları yılda bir kere yapılan ve marka değeri yüksek bir organizasyon için gayet normaldi.Her yıl kalabalığın biraz daha arttıgını görmek mümkün bunda sosyal medyanın viral olan paylaşımlara ev sahibi olmasının payı yadsınamaz. 3 günlük sürede 32.000 ziyaretçi ağırlamış, son günde bu istatistiğe katılırsa nish bir ilgi alanı için fena sayılmaz bu fiziki katılım.
Fuar iki hall'den oluşuyordu en dikkat çeken eserler geçen yılda Ölümsüzlük Odası (kuru kafalardan yapılmış ve dışarda sergilenmis olan) Ahmet Günestekin'in eserlerinin yer aldığı galeri, Sevil Dolmacı Art Gallery ve ben her zamanki favorilerimden, işlerini, yani eserlerindeki renklerin buluşmasına hayranlık duyduğum sanatçıları bir araya getiren Galeri77 (karaköyde mitte'nin karşısında) ve herkesin fotoğraf cektirmek için sıraya girdigi adam kafası yalnız bu eserle ilgili şunu belirtmeliyim fuara ilk gün gittiğimde esere yakından bakabiliyordunuz (fiziki eylem) ancak son gününde farkettiğim kadarıyla eserin etrafına kırmızı bant çekilmiş yaklaşılmasın diye.Tabi video art işleri unutmamak lazım kafa formunda dijital bir görsel vardı ki karşısına geçipte fotoğraf ve video çekmeyen yoktu.
Genel olarak bir değerlendirme yapmak gerekirse; her yıl daha iyi olan ve daha ilgi gören bir fuar halini almaya devam ediyor.Sonuç olarak bu fuar koleksiyonerler ve sanatçılar için bir satış alanı da yaratıyor.Ne kadar çok fotograf çekilip sosyal medyada paylaşılması ziyaretçileri rahatsız ediyor olsada katılımcıların bu reklamı yapması ilgiyi artırıyor.
Contemporary bu yıl için son buldu ama İstanbulda sanat aktivitesi Bienal - Yedinci Kıta ile devam ediyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ATATÜRKÜ ANLAMAK

Bugün 10 Kasım Ata'nın ölümünün 81. Yıl dönümü.İçimizde hissettiğimiz hüznün ve yaşattığı sonsuz özlemin tarifsiz olduğunu unutmadan "ancak yüz yılda bir yer yüzüne böyle biri gelir" denen Ata'mızı saygı ve özlemle tekrar anıyorum. Ne zaman önemli bir gün olsa ülke adına ve ne zaman milli duygularımızı kabartan anlar yaşasak aklımıza gelir Atatürk, peki neden aklımıza gelir? Atatürk'ün bir Osmanlı Askeri olarak önemli başarılara imza atarak karşımıza çıktığı  savaşlar vardır, Çanakkale Savaşı Destanı gibi... "Cephaniz yoksa süngüleriniz var." Osmanlı'nın hasta adam olarak nitelendirildiği dönem ülkenin bir çok yeri işgal altında ve pazarlık masasında görüşüldüğü dönemde Atatürk Kurtuluşumuzu simgeleyen mücadelemizi başlatıyor.Lozanda son bulan bu mücadelenin ardindan Cumhuriyetin ilanı ile bu zaferler taçlanmış artık insanlar kendi ülkelerinde sömürge güçlerin boyunduruğu altında değil kendi anavatanlarında kendi cumhuriyetleri içerisinde ...

KORONAVİRÜS SALGINI VE TOPLUM BİLİNÇSİZLİĞİ

Önce bu virüsün hangi ülkede ortaya çıkıp dünyaya yayıldığını ve nasıl bir etki yarattığını konuşmak gerekir.Çin'in Wuhan kentinde 2019 Aralık ortası gibi haberlerini almaya başladığımız bu salgın hastalığın üzerinden neredeyse dört ay geçti ve bu hastalığın gözlenmediği bir ülke kalmadı.Bunun sebebi ise virüsün bulaşma hızının çok yüksek ve kontrol edilemez olmasından kaynaklı. Dünya tarihinin belli dönemlerinde yaşanan salgın hastalıklar tarihe geçmiştir.14.yy'da yaşana Kara Veba dünya nüfusunun 200 Milyon'ununu yok etmiştir.Bu en bilinen ve en korkutucularından olsada 20. ve 21. yy'da da yine salgın hastalıklar kendini göstermiştir İSPANYOL GRİBİ, SARS, MERS, AIDS, ASYA GRİBİ vs.. Şu an dünya 2019 tarihi itibari ile bütün sağlık gelişmelerini, bütün teknolojik gelişmeleri, ekonomik gelişmişlikleri ve askeri güçleri etkisiz bırakacak bir sağlık sorunu ile yüzleşmek zorunda kaldı.Bu durum dünya tarihini değiştirebilecek çok önemli etkiler bırakabilecek bir sıkı...

CUMHURİYET DEMEK "EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR." DEMEK

Cumhuriyet'in ilanı 29 Ekim 1923'tür.96. Yılını geride bıraktığımız bu tarih Türkiye ve Anadolu tarihi için çok önemlidir ki malesef bazı sokak röportajlarında insanlara bu tarihin ne olduğu sorulduğunda bilmeyenler, cevap veremeyenler olduğu görülüyor.Bu tarihin ne ifade ettiği 7'den 70'e herkes tarafından benimsenmiş hatta hissedilmiş olmalı. Sancılı geçen Kurtuluş Savaşı'nın ardından Lozanda dönemin şartları göz önünde bulundurulduğu zaman çok önemli bir kazanım elde ettik.Ülkenin düşman işgalinden kurtulmasına olanak veren bu antlaşmanın ardından tarafların yani Ankara'nın hangi sıfatla burada yer aldığının kafa karışıklığı artık giderilmeliydi.İste bu süreçte 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edildi ve yönetim şekli bu doğrultuda belirlendi. Peki cumhuriyet kavramının topluma ve demokrasi anlayışı içerisinde halka yansıması nasıl oldu, yani Cumhuriyet ne demekti ve önemi neydi?Aslına bakılırsa Cumhuriyet; bireyin özgür bir çerçevede yaşayabilmes...