Ana içeriğe atla

Kolombiyalı Sanatçı Rafael Gomezbarros Sevil Dolmacı Art Consultancy Aracılığı İle Göç Ve Yaşam Kavramını Bizimle Paylaşıyor




Göç ve mülteci kavramı; coğrafyası ne olursa olsun uluslararası bir mesele olduğu açıktır.Bu durum ekonomik veya diğer faktörleri ele alarak kişisel yorumların veya anlayışsızlıkların gölgesinde kalmaktadır.Ancak bu dünya meselesi görmezden gelmek için gerçekten duyu organlarından yoksun olunması gereken çok ciddi bir durumdur ki; unutmamak veya doğru yaklaşımlara yer verilmesi adına her an sıcak tutulmalıdır.Ben "sanat toplum içindir"cilerdenim.Bu meseleyi en iyi aktaracak olan ve insanların bu konudaki hassasiyetini tetikleyecek olan en önemli araç sanattır.

Kolombiyalı ünlü sanatçı Rafael Gomezbarros, “We Forget to Think We Are Born” isimli ülkemizdeki ilk kişisel sergisini Sevil Dolmacı Art Consultancy’de 16. İstanbul Bienali’ne paralel olarak gerçekleştiriyor ve  25 Ekim'e kadar sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Sanatçı Kolombiya’da yaşanan politik çatışmalardan yola çıkarak bireyin toplumla ilişkisi, kimlik ve anonimlik, göç ve bellek kavramlarını sorgulayan eserleriyle Belçika, Küba, Avusturya, İsveç, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi birçok ülkenin önde gelen galeri, müze ve bienallerinde yer almış.
Gomezbarros, küratörlüğünü Javier Meija’nın üstlendiği ‘We Forget to Think We Are Born’ isimli Türkiye’deki ilk kişisel sergisinde, ‘We Are Numbers’, ‘House Taken’, ‘We Are Humans’ ve ‘I Eat, You Eat, He Eats’ isimli dört farklı serisinden seçilmiş eserlerine yer veriyor. (Alıntı)

Sergiyi gezdiğiniz zaman yukarda da belirtildiği gibi dört farkli konsept çıkıyor karşımıza, hepsini ayrı ayrı imgelemiş sanatçı; sallantıda olan birliktelik göstergeleri, birlik olup güçlenen karıncaların başka topraklardaki hayat mücadelesi, israf ve açlık kavramının anlamsızlığı gibi yaklaşımlar var.

Sergi Nişantaşıda Suriye Konsolosluğu'nun karşısındaki Narmanlı apartmanında.Pencereden baktığınızda gündemimizin en önemli konularından Suriyeli Mültecilerin vatandaşlık için konsolosluk önünde oluşturduğu kuyruğu görmek mümkün.Kimisi için kafa çevrilecek bir manzarayken sanatçının oluşturduğu empati ile birlikte yeni bir farkındalık oluştuğu söylenebilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜŞÜNCE VE FİKİR YAYMA ÖZGÜRLÜĞÜ

Gündemin en yoğun başlığı ifade hurriyeti bu konuda aslolan davranış özgürlük ilkesiyle örtüşmeliyken ülkelerin yönetim şekline ya da devlet otoritesine göre yaklaşımlar kendi içlerinde şınırlandırılmıştır.Bu belli sebepler doğrultusunda hem AİHM hem AB maddelerine bakıldığında düşünce özgürlüğünün ya da fikir yayma özgürlüğünün hangi noktalarada ne kadar uygulandığı gözlemlenebilir ancak biz 1982 anayasasıyla beraber hayatımızda yer alan bu başlığın anayasal düzende ne ifade ettiğıne ve nasıl sınırlandırıldığına bakalım. Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü,radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düze

KORONAVİRÜS SALGINI VE TOPLUM BİLİNÇSİZLİĞİ

Önce bu virüsün hangi ülkede ortaya çıkıp dünyaya yayıldığını ve nasıl bir etki yarattığını konuşmak gerekir.Çin'in Wuhan kentinde 2019 Aralık ortası gibi haberlerini almaya başladığımız bu salgın hastalığın üzerinden neredeyse dört ay geçti ve bu hastalığın gözlenmediği bir ülke kalmadı.Bunun sebebi ise virüsün bulaşma hızının çok yüksek ve kontrol edilemez olmasından kaynaklı. Dünya tarihinin belli dönemlerinde yaşanan salgın hastalıklar tarihe geçmiştir.14.yy'da yaşana Kara Veba dünya nüfusunun 200 Milyon'ununu yok etmiştir.Bu en bilinen ve en korkutucularından olsada 20. ve 21. yy'da da yine salgın hastalıklar kendini göstermiştir İSPANYOL GRİBİ, SARS, MERS, AIDS, ASYA GRİBİ vs.. Şu an dünya 2019 tarihi itibari ile bütün sağlık gelişmelerini, bütün teknolojik gelişmeleri, ekonomik gelişmişlikleri ve askeri güçleri etkisiz bırakacak bir sağlık sorunu ile yüzleşmek zorunda kaldı.Bu durum dünya tarihini değiştirebilecek çok önemli etkiler bırakabilecek bir sıkı

Antika Sandalye Hikayesi

Genç adam, antika  merakı sebebiyle ülkenin en ücra köşelerini dolaşıyor ve gözüne kestirdiği antika malları yok pahasına satın alarak kazanç elde ediyordu. Kış kıyamet demeden sürdürdüğü seyahatler sırasında başına gelmeyen kalmamış gibiydi. Fakat bu seferki hepsinden farklı görünüyordu.  Yolları kapatan kar yüzünden arabasını terk etmiş ve yoğun tipi altında  donmak üzereyken, bir ihtiyar tarafından bulunup onun kulübesine davet edilmişti. Yaşlı adam, antikacının yürümesine yardım ederken: - Günlerdir hasta olduğumdan, odun kesmek için ilk defa dışarıya çıktım, dedi. Meğer seni bulmak için iyileşmişim. Diz boyuna varan karla boğuşup kulübeye geldiklerin de, antikacının beyaz göre göre donuklaşan gözleri fal taşı gibi açıldı. Odanın orta yerindeki kuzinenin etrafını saran  üç-dört sandalye, onun şimdiye kadar gördüğü en güzel  antikalar olmalıydı. Saatlerdir kar içinde kalan vücudu bir anda ısınmış, buzları bir türlü çözülmeyen patlıcan moru suratını ateşler kaplamıştı. Yaşlı a