Türkiye'nin 2002 yılı itibari ile yani AKP ile başlayan siyasi dönemine bakıldığında ilk hedef komşularlar sıfır sorun ve dış politikada ülke çıkarları öncelikli tutularak iyi ilişkiler kurmaktı.Hatta ortadoğuda yaşanan gelişmelere çok fazla müdahil olmamak da umulan bir dış politika anlayışıydı.2004 Kophenag Kriterleri, AB'ye girmek adına yapılan olumlu çalışmalar beklenildiği gibi olumlu yanıt alamamış ve sonrası dönem itibari ile ve gelişen süreçte AB ile olan ilişkilerimiz askıya alınmıştır.2007, Amerikada başlayan krize kadar sürece bakılacak olursa bu durumlar bizim gelecek yıllardaki dış politikamızı belirleyecek ana temeller olacaktı.
Konuya AB ile giriş yapmanın ana teması ülkenin avrupa bölgesinde aradığını bulamayıp kendisine liderlik edebileceği bir coğrafya arayışı olabilirdir.Ortadoğu ve içinde barındırdığı belli başlı ülkeler ele alındığı zaman Türkiye'nin dış politikası artık Ortadoğu'liderliğine soyunmaktı diyebiliriz.2007 ve sonrası kriz dönemine değinmekteki asli amaç ise ülkenin ekonomik olarak küresel bir krizden uzun yıllar sonra etkilendiği ama yansımalarını ilerleyen yıllarda göreceğimiz bir kırılma noktası olmasıydı.
Dış politika bu kadar hızlı değişmişken ekonomik ve savunma sistemleri alanında iş birliği yaptığımız ticaret ve ekonomik alanda pastada büyük pay sahibi olan ülkelerle kurduğumuz ilişkiler belirleyici olacak ve iç politikanın gündemini de bu yaşananlar belirleyecekti.
2011 uluslarası ve Türkiye adına önemli bir yıl, Suriye iç savaşının başladığı Arap Baharı'nın son durağı olan Esed ve Şam yönetimi...Beklenen oldu fakat beklendiği gibi gitmeyen bir süreç.Yaklaşık 8 yıldır süren bir savaştan bahsediyoruz ki Türkiye'yi hem ekonomik hem de demografik yapı olarak önemli ölçüde etkilemiş, zarar vermiş bir süreç olarak nitelendirebiliriz.Bir çok sorunla karşı karşıya gelecek olan Türkiye burada uluslararası işbirlikleri ve bölgesel söz sahibi olma konusunda denge politikası izleyecekti.Rusya ve İran ile kurulan ilişkiler aynı zamanda Amerikayla ortak hareket etme ülke çıkarlarını oluşturuyordu.
İşte tam bu esnada 2015 belirleyici oldu Rus Jetinin düşürülmesi sonrası Rusya ile diplomatik yollar izlenerek yeniden iyi ilişkiler kurulması amaçlanmış Suriye özelinde ortak hareket etmeye kadar giden bir yol izlenmiştir.Burada kurulan iyi ilişkiler hava savunma sistemi olan S400 alımıyla da önemli bir noktaya gelmiş fakat diğer müttefik olan Amerikayla da ilişkilerin negatif bir seyir almasına sebep olmuştur.
Genel hatlarıyla değindiğim sebepler sonrasın Türkiye'nin S400 alımından vazgeçmesi konusunda Amerika tarafında bir baskı var.Ekonomik ambargoları da ilerleyen zamanlarda görebiliriz ki yakın zamanda Brunson krizi yaşandı.Türkiye S400 sonrası önemli bir kazanım elde etti fakat proje ortağı olduğu F35 konusunda da Amerika ile 23 Haziran sonrası yaşayacakları sıkıntı'nın habercisi olan restleşmeler yaşanmaya başlandı.Rus savunma bakanı anlaşmaların tamam olduğunu Hulusi Akarın da bu açıklamayı destekleyen tweete Amerika'nın kendine yeni bir proje ortağı arayacağını duyurmasıyla farklı bir hal aldı.
Şunu unutmamak lazım dışa bağımlı ülkeler denge politikası izlemekte zorluk çeker çünkü ekonomi ya da siyaset tek bir yol izlemez bir çok yolu kullanmak durumunda kalırsınız ve her yol birbirine bir şekilde bağlıdır.Uluslarası meseleleri tek başına ya da tek başına bir konu üzerinden yorumlamak doğru değildir.Bu sebepten Türkiye bir yol ayrımında kalacaksa ekonomik çıkarlarını gözetmek zorunda.
Konuya AB ile giriş yapmanın ana teması ülkenin avrupa bölgesinde aradığını bulamayıp kendisine liderlik edebileceği bir coğrafya arayışı olabilirdir.Ortadoğu ve içinde barındırdığı belli başlı ülkeler ele alındığı zaman Türkiye'nin dış politikası artık Ortadoğu'liderliğine soyunmaktı diyebiliriz.2007 ve sonrası kriz dönemine değinmekteki asli amaç ise ülkenin ekonomik olarak küresel bir krizden uzun yıllar sonra etkilendiği ama yansımalarını ilerleyen yıllarda göreceğimiz bir kırılma noktası olmasıydı.
Dış politika bu kadar hızlı değişmişken ekonomik ve savunma sistemleri alanında iş birliği yaptığımız ticaret ve ekonomik alanda pastada büyük pay sahibi olan ülkelerle kurduğumuz ilişkiler belirleyici olacak ve iç politikanın gündemini de bu yaşananlar belirleyecekti.
2011 uluslarası ve Türkiye adına önemli bir yıl, Suriye iç savaşının başladığı Arap Baharı'nın son durağı olan Esed ve Şam yönetimi...Beklenen oldu fakat beklendiği gibi gitmeyen bir süreç.Yaklaşık 8 yıldır süren bir savaştan bahsediyoruz ki Türkiye'yi hem ekonomik hem de demografik yapı olarak önemli ölçüde etkilemiş, zarar vermiş bir süreç olarak nitelendirebiliriz.Bir çok sorunla karşı karşıya gelecek olan Türkiye burada uluslararası işbirlikleri ve bölgesel söz sahibi olma konusunda denge politikası izleyecekti.Rusya ve İran ile kurulan ilişkiler aynı zamanda Amerikayla ortak hareket etme ülke çıkarlarını oluşturuyordu.
İşte tam bu esnada 2015 belirleyici oldu Rus Jetinin düşürülmesi sonrası Rusya ile diplomatik yollar izlenerek yeniden iyi ilişkiler kurulması amaçlanmış Suriye özelinde ortak hareket etmeye kadar giden bir yol izlenmiştir.Burada kurulan iyi ilişkiler hava savunma sistemi olan S400 alımıyla da önemli bir noktaya gelmiş fakat diğer müttefik olan Amerikayla da ilişkilerin negatif bir seyir almasına sebep olmuştur.
Genel hatlarıyla değindiğim sebepler sonrasın Türkiye'nin S400 alımından vazgeçmesi konusunda Amerika tarafında bir baskı var.Ekonomik ambargoları da ilerleyen zamanlarda görebiliriz ki yakın zamanda Brunson krizi yaşandı.Türkiye S400 sonrası önemli bir kazanım elde etti fakat proje ortağı olduğu F35 konusunda da Amerika ile 23 Haziran sonrası yaşayacakları sıkıntı'nın habercisi olan restleşmeler yaşanmaya başlandı.Rus savunma bakanı anlaşmaların tamam olduğunu Hulusi Akarın da bu açıklamayı destekleyen tweete Amerika'nın kendine yeni bir proje ortağı arayacağını duyurmasıyla farklı bir hal aldı.
Şunu unutmamak lazım dışa bağımlı ülkeler denge politikası izlemekte zorluk çeker çünkü ekonomi ya da siyaset tek bir yol izlemez bir çok yolu kullanmak durumunda kalırsınız ve her yol birbirine bir şekilde bağlıdır.Uluslarası meseleleri tek başına ya da tek başına bir konu üzerinden yorumlamak doğru değildir.Bu sebepten Türkiye bir yol ayrımında kalacaksa ekonomik çıkarlarını gözetmek zorunda.
Yorumlar
Yorum Gönder