Ana içeriğe atla

S-400 HAVA SAVUNMA SİSTEMİ BİR KAZANIM MI

S-400 hava savunma sistemi'nin teslimatı başladı.Burada önemli olarak görülen başlıkları ele alacağız.Nedir bunlar? S-400 Türkiye için neden önemli, Amerika neden bu sisteme karşı, Türkiye kaç adet S-400 aldı?
Dikkatimizi öncelikli şu çekmeli Türkiye ve Rusya arasındaki bu anlaşma halk nezdinde de kabul görmesi ve öneminin idrak edilebilmesi adında sürekli reklam ediliyor bunun sebebi ise konuyla ilgili yorumların iki farklı şekilde olması.Kimi bu konuyu ülke için çıkarlarla örtüşen ve savunma sanayine katkı yapacak ve envanterde önemli bir güç gösterisi olacağını düşünürken kimi ise bu konuda bağımlılık oluştuğunu savunma sanayinin geri kalmışlığı konusunun dışa bağımlılığı artırdığını söylüyor.
Biz bu konuyu değerlendirirken Amerika'nın CAATSA yaptırım başlıklarına bakarak hareket etmek zorundayız.Çünkü Amerika ile olan ticaret hacminin büyüklüğünü düşünürsek ekonominin ve ikili ilişkilerin olumsuz yönde seyretmesi kaçınılmaz.CAATSA ne demek peki; Amerika'nın düşman statüsünde gördüğü ülkelere karşı uyguladığı ve 2017 yılından bu yana uygulanmaya başlayan maddeleri içerir.Rusya da bu ülekeler arasında yer aldığı için Türkiye'nin yaptığı bu anlaşma düşman sınıfında yer almamıza sebebiyet veriyor.
Türkiye neden patriot değilde S-400 hava savunma sistemini tercih etti.Aslında bunun ne kadar NATO tarafından verilmeyen patriotlar olduğu söylensede ben bu durumu Rusya ile yaşanan ve ilişkileri savaş noktasına getiren. çeşitli yaptırımlara sebebiyet veren ''JET KRİZİ'ne bağlıyorum.İlişkileri düzeltmek adına diplomatik ilerleyen bu süreçte S-400 önemli bir konu oldu.
S-400 Hava savunma sisteminin soğuk savaş döneminden bu yana üzerinde çalışılan bir sistem olduğunu ve geliştirilmiş en önemli ve etkin savunma sistemi olarak görüldüğü için tehdit olarak görülmesi gayet doğal fakat bir alt seriyi kullanan NATO ülkeleri vardır; Yunanistan, Rum Kesimi, Almanya...
Peki biz kaç adet S-400 aldık.2 adet sistem 4 füze bataryalı ve 4 bataryada 36 atışa hazır füze yer alacak yani 144 adet füze olacak peki ilave füzeler olacak mı o konu belli değil.2.5 Milyar Dolara mal olduğu kaynaklara göre söylenen.Burada merak edilmesi gereken konu biz bu sistemleri nerelere konuşlandıracağız ve izinsiz kulanabilecek miyiz.Yani aldık ama NATO izni ya da kuralları çerçevesinde kullanamama gibi bir durumumuz olacak mı?
Sonuç olarak Türkiye'nin malesef bazı konularda müttefikleriyle iş birliği yapmak zorunda olduğunu biliyoruz.Böyle düşünürsek müttefikler arasında bir güç dengesi kurması açısından S-400 meselesi önemli bir konu.Bu durumu bu şekilde alıp bunun bir kazanım olarak görülmesi gerektiğini düşünmekteyim.Türkiyenin jeopolitik olarak nasıl bir tehdit ortamında yer aldığını görmekteyiz.Her türlü saldırı veya dış tehdide karşı hazırlıklı olunmak zorunda.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ATATÜRKÜ ANLAMAK

Bugün 10 Kasım Ata'nın ölümünün 81. Yıl dönümü.İçimizde hissettiğimiz hüznün ve yaşattığı sonsuz özlemin tarifsiz olduğunu unutmadan "ancak yüz yılda bir yer yüzüne böyle biri gelir" denen Ata'mızı saygı ve özlemle tekrar anıyorum. Ne zaman önemli bir gün olsa ülke adına ve ne zaman milli duygularımızı kabartan anlar yaşasak aklımıza gelir Atatürk, peki neden aklımıza gelir? Atatürk'ün bir Osmanlı Askeri olarak önemli başarılara imza atarak karşımıza çıktığı  savaşlar vardır, Çanakkale Savaşı Destanı gibi... "Cephaniz yoksa süngüleriniz var." Osmanlı'nın hasta adam olarak nitelendirildiği dönem ülkenin bir çok yeri işgal altında ve pazarlık masasında görüşüldüğü dönemde Atatürk Kurtuluşumuzu simgeleyen mücadelemizi başlatıyor.Lozanda son bulan bu mücadelenin ardindan Cumhuriyetin ilanı ile bu zaferler taçlanmış artık insanlar kendi ülkelerinde sömürge güçlerin boyunduruğu altında değil kendi anavatanlarında kendi cumhuriyetleri içerisinde

Antika Sandalye Hikayesi

Genç adam, antika  merakı sebebiyle ülkenin en ücra köşelerini dolaşıyor ve gözüne kestirdiği antika malları yok pahasına satın alarak kazanç elde ediyordu. Kış kıyamet demeden sürdürdüğü seyahatler sırasında başına gelmeyen kalmamış gibiydi. Fakat bu seferki hepsinden farklı görünüyordu.  Yolları kapatan kar yüzünden arabasını terk etmiş ve yoğun tipi altında  donmak üzereyken, bir ihtiyar tarafından bulunup onun kulübesine davet edilmişti. Yaşlı adam, antikacının yürümesine yardım ederken: - Günlerdir hasta olduğumdan, odun kesmek için ilk defa dışarıya çıktım, dedi. Meğer seni bulmak için iyileşmişim. Diz boyuna varan karla boğuşup kulübeye geldiklerin de, antikacının beyaz göre göre donuklaşan gözleri fal taşı gibi açıldı. Odanın orta yerindeki kuzinenin etrafını saran  üç-dört sandalye, onun şimdiye kadar gördüğü en güzel  antikalar olmalıydı. Saatlerdir kar içinde kalan vücudu bir anda ısınmış, buzları bir türlü çözülmeyen patlıcan moru suratını ateşler kaplamıştı. Yaşlı a

DÜŞÜNCE VE FİKİR YAYMA ÖZGÜRLÜĞÜ

Gündemin en yoğun başlığı ifade hurriyeti bu konuda aslolan davranış özgürlük ilkesiyle örtüşmeliyken ülkelerin yönetim şekline ya da devlet otoritesine göre yaklaşımlar kendi içlerinde şınırlandırılmıştır.Bu belli sebepler doğrultusunda hem AİHM hem AB maddelerine bakıldığında düşünce özgürlüğünün ya da fikir yayma özgürlüğünün hangi noktalarada ne kadar uygulandığı gözlemlenebilir ancak biz 1982 anayasasıyla beraber hayatımızda yer alan bu başlığın anayasal düzende ne ifade ettiğıne ve nasıl sınırlandırıldığına bakalım. Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü,radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düze