Ana içeriğe atla

SEÇİMLER GELİYOR

    Her ülke için önemli olan bir yönetim başlığıdır, siyaset.Bu yüzden oluşturulmuş devlet yönetimi şekline göre siyasi seçimler yapılır ve seçilen başroller tarafından ülke idare edilir.Şu unutulmasın ki; seçilmek önemli, seçmek daha önemlidir çünkü demokratik bir toplum için vatandaşın kullandığı insiyatif aslolandır.Türkiye gibi...
    Küresel boyutlara bakıldığı zaman ülkeleri yöneten büyük bir siyasi yapı olduğunu anlamamak mümkün değildir.Gizli ya da açık şekilde fakat kendini hissettirir biçimdedir.Daha 2007 yılında Amerikada sadece bir bankada meydana gelen krizin tüm Dünya ekonomisine zarar vermesi veya Yunanistandaki ekonomik krizin Avrupayı etkilemesi gibi...Biz sadece yerel bazda bir seçime giriyoruz yani basit bir seçim; halk oy verecek ve yönetime br siyasi parti geçecek.Yerel diyorum ama küresel boyutlarda değerlendiriyorum yani biraz daha şatafat katıyorum yoksa yerel seçimin belediyeler olduğunu hepimiz biliriz.
    Benim üzerinde durmak istediğim, başa gelecek olan siyasi partiyi insanlar oylarıyla belirliyor ama insanların bunun farkında olduğunu düşünmüyorum.Ne zaman birisine denk gelseniz ''Allah razı olsun...'' diye başlıyor.Neden böyle?Anlamış değilim.Vergi veriyorsun toplanan paralar onların maaşları ve yaptıkları hizmete gidiyor.Yani insanların parasını doğru kullanmaya çalışıyorlar bir yanlış yapmadıkları sürece.İşte tamda üzerinde durulması gereken şu; ben seçersem devletin başı olursun, ben seçmezsem olamazsın.Bu yüzden aldığın maaşa göre toplanan parayı doğru kullan.Ülke insanı bu felsefeyi hala anlayamıyor bir çoğu cehaletinden, bir çoğu çıkarından, bir çoğu gücü yetmediğinden...
    Değerlendirmeye başlayalım; bu seçimlerde HDP çok ses getirecek gibi iyi çalışıyorlar fakat seçim propagandalarını parlementoya ve Türkiyeye göre çok yetersiz görüyorum çünkü Devlet yönetimine katkıları yok sadece talepleri var.MHP hep aynı az bir şey takip eden bilir.CHP her zaman görev istiyor ve muhalefetten kurtulmak istiyor.Merkez Türkiye projesi aslında bir çok kişinin ekonomik dağılma bakımından doğru bulduğu bir atılım fakat çok uzun vadeli...Onun haricinde diğer dedikleri gerçekleştirilebilir küçük vaadler.AKP için yine seçim propagandalarını dört nala koşturuyor diyebiliriz iyi çalışıyorlar imkanları her açıdan kullanıyorlar.Onları geriye atan şey ise Cumhurbaşkanı ile organik bağını sürdürmek yerine tam anlamıyla onun altında kalması yani aslolan AKP değil Cumhurbaşkanı gibi...Gelişen dünyada bilgisayarlı sistemin inanılmaz boyutlara gelmesidir bir çok sistemi kolaylaştıran ( istediğim ilacı istediğim eczaneden alıyorum gibi).Yolların yapılması, ulaşım ağının geliştirilmesi vs. gelişen teknoloji ve inşaat sektörünün uçmasıyla çok basit görüyorum.Yeni ekonomi modelleri ve küresel bazda Türkiyeye çağ atlatacak bir Ekonomi modeli belirlenmesini ve bunun insanlara doğru aktarılmasını,  refah düzeyi bakımından da insanlara etki edecek bir seçim propagandası bekliyordum fakat sıradan kaldı diyebilirim.
      Bütün bu değerlendirmelere rağmen yine bir parti Devletin başına geçecek ülke için hayırlı ve yatırımı bol olmasını dileyelim.
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ATATÜRKÜ ANLAMAK

Bugün 10 Kasım Ata'nın ölümünün 81. Yıl dönümü.İçimizde hissettiğimiz hüznün ve yaşattığı sonsuz özlemin tarifsiz olduğunu unutmadan "ancak yüz yılda bir yer yüzüne böyle biri gelir" denen Ata'mızı saygı ve özlemle tekrar anıyorum. Ne zaman önemli bir gün olsa ülke adına ve ne zaman milli duygularımızı kabartan anlar yaşasak aklımıza gelir Atatürk, peki neden aklımıza gelir? Atatürk'ün bir Osmanlı Askeri olarak önemli başarılara imza atarak karşımıza çıktığı  savaşlar vardır, Çanakkale Savaşı Destanı gibi... "Cephaniz yoksa süngüleriniz var." Osmanlı'nın hasta adam olarak nitelendirildiği dönem ülkenin bir çok yeri işgal altında ve pazarlık masasında görüşüldüğü dönemde Atatürk Kurtuluşumuzu simgeleyen mücadelemizi başlatıyor.Lozanda son bulan bu mücadelenin ardindan Cumhuriyetin ilanı ile bu zaferler taçlanmış artık insanlar kendi ülkelerinde sömürge güçlerin boyunduruğu altında değil kendi anavatanlarında kendi cumhuriyetleri içerisinde

Antika Sandalye Hikayesi

Genç adam, antika  merakı sebebiyle ülkenin en ücra köşelerini dolaşıyor ve gözüne kestirdiği antika malları yok pahasına satın alarak kazanç elde ediyordu. Kış kıyamet demeden sürdürdüğü seyahatler sırasında başına gelmeyen kalmamış gibiydi. Fakat bu seferki hepsinden farklı görünüyordu.  Yolları kapatan kar yüzünden arabasını terk etmiş ve yoğun tipi altında  donmak üzereyken, bir ihtiyar tarafından bulunup onun kulübesine davet edilmişti. Yaşlı adam, antikacının yürümesine yardım ederken: - Günlerdir hasta olduğumdan, odun kesmek için ilk defa dışarıya çıktım, dedi. Meğer seni bulmak için iyileşmişim. Diz boyuna varan karla boğuşup kulübeye geldiklerin de, antikacının beyaz göre göre donuklaşan gözleri fal taşı gibi açıldı. Odanın orta yerindeki kuzinenin etrafını saran  üç-dört sandalye, onun şimdiye kadar gördüğü en güzel  antikalar olmalıydı. Saatlerdir kar içinde kalan vücudu bir anda ısınmış, buzları bir türlü çözülmeyen patlıcan moru suratını ateşler kaplamıştı. Yaşlı a

DÜŞÜNCE VE FİKİR YAYMA ÖZGÜRLÜĞÜ

Gündemin en yoğun başlığı ifade hurriyeti bu konuda aslolan davranış özgürlük ilkesiyle örtüşmeliyken ülkelerin yönetim şekline ya da devlet otoritesine göre yaklaşımlar kendi içlerinde şınırlandırılmıştır.Bu belli sebepler doğrultusunda hem AİHM hem AB maddelerine bakıldığında düşünce özgürlüğünün ya da fikir yayma özgürlüğünün hangi noktalarada ne kadar uygulandığı gözlemlenebilir ancak biz 1982 anayasasıyla beraber hayatımızda yer alan bu başlığın anayasal düzende ne ifade ettiğıne ve nasıl sınırlandırıldığına bakalım. Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü,radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düze