Ana içeriğe atla

Silkelenme Zamanı Gelmedi mi?

          Hayat bir denklem kadar zor değil; doğar, büyür ve ölürüz.Bu sürecide kazanma telaşı içerisinde savrularak geçirip dururuz, bir gün gözümüzü hiç açmayacağımızı bile bile...
          Bütün bu kolay denklem içinde yaşarken diğer insanlara da temas ederiz dostluklar, sevgiler, yabancılar...hepimiz bir arada ''bir orman gibi kardeşcesine''.
          Bu kadar kolay bir temele dayanmışken şaşkınlıklar, psikolojik buhranlar, kendini kaybetmiş ve yaşamın mistik yön veren kurallarından kopmuş bozulmuş bir döngü içerisindeyiz.Bir sabah uyanıyoruz ve haberler; bu gün bir kız öldürüldü ardından cesedi ortadan kaldırmak için yaktılar, beş yıl kadar olmuştu Münevver Karabulut'un parçalanmış cesedinin çöp konteynırında bulunması, dahası...Bir doluda örf, adet ve geleneklerimiz dışında islami duyarlılığımız ve kuralları dışında yaşananlar tecavüzler, cinayetler, dolandırıcılıklar, hırsızlıklar ve daha bir dolu şey...
         Yolda yürürken omuz omuza yanlışlıkla çarpışıp bir birini acımadan öldürmeye kalkan insanlar var, neden baktın? sana ne lan! hurra hadi bakalım.Hele bir de kinlenip eşi dostu çağırıp savaşa gidenler.Nasıl bir ülkeyiz, nasıl bir ülke olacağız bilemiyorum.Ha bunun en büyük sorunu hükümet ya da yönetim değil insanların kendini aptallaştırması!
         Ama namus adı altında işlenen suçlar ise başka türlü bunların dışında berbat bir olay.Artık gözümüz arkada kalmaz diye bir cümle kuramıyoruz kime güveneceğimizi şaşırdık komşulardan bile kaçar olduk herkes birbirine düşman ve yabancı gibi davranıyor.Sen bizden değilsin, o bizden değil herkes birbirine düşman gibi... Oysa ki Yunus Emre'nin yaradılanı severiz...Mevlana'nın ne olursan ol...değerlerimiz nerede kaldı, nereye sakladık?
          Silkelenme zamanı gelmedi mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜŞÜNCE VE FİKİR YAYMA ÖZGÜRLÜĞÜ

Gündemin en yoğun başlığı ifade hurriyeti bu konuda aslolan davranış özgürlük ilkesiyle örtüşmeliyken ülkelerin yönetim şekline ya da devlet otoritesine göre yaklaşımlar kendi içlerinde şınırlandırılmıştır.Bu belli sebepler doğrultusunda hem AİHM hem AB maddelerine bakıldığında düşünce özgürlüğünün ya da fikir yayma özgürlüğünün hangi noktalarada ne kadar uygulandığı gözlemlenebilir ancak biz 1982 anayasasıyla beraber hayatımızda yer alan bu başlığın anayasal düzende ne ifade ettiğıne ve nasıl sınırlandırıldığına bakalım. Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü,radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düze

Antika Sandalye Hikayesi

Genç adam, antika  merakı sebebiyle ülkenin en ücra köşelerini dolaşıyor ve gözüne kestirdiği antika malları yok pahasına satın alarak kazanç elde ediyordu. Kış kıyamet demeden sürdürdüğü seyahatler sırasında başına gelmeyen kalmamış gibiydi. Fakat bu seferki hepsinden farklı görünüyordu.  Yolları kapatan kar yüzünden arabasını terk etmiş ve yoğun tipi altında  donmak üzereyken, bir ihtiyar tarafından bulunup onun kulübesine davet edilmişti. Yaşlı adam, antikacının yürümesine yardım ederken: - Günlerdir hasta olduğumdan, odun kesmek için ilk defa dışarıya çıktım, dedi. Meğer seni bulmak için iyileşmişim. Diz boyuna varan karla boğuşup kulübeye geldiklerin de, antikacının beyaz göre göre donuklaşan gözleri fal taşı gibi açıldı. Odanın orta yerindeki kuzinenin etrafını saran  üç-dört sandalye, onun şimdiye kadar gördüğü en güzel  antikalar olmalıydı. Saatlerdir kar içinde kalan vücudu bir anda ısınmış, buzları bir türlü çözülmeyen patlıcan moru suratını ateşler kaplamıştı. Yaşlı a

KORONAVİRÜS SALGINI VE TOPLUM BİLİNÇSİZLİĞİ

Önce bu virüsün hangi ülkede ortaya çıkıp dünyaya yayıldığını ve nasıl bir etki yarattığını konuşmak gerekir.Çin'in Wuhan kentinde 2019 Aralık ortası gibi haberlerini almaya başladığımız bu salgın hastalığın üzerinden neredeyse dört ay geçti ve bu hastalığın gözlenmediği bir ülke kalmadı.Bunun sebebi ise virüsün bulaşma hızının çok yüksek ve kontrol edilemez olmasından kaynaklı. Dünya tarihinin belli dönemlerinde yaşanan salgın hastalıklar tarihe geçmiştir.14.yy'da yaşana Kara Veba dünya nüfusunun 200 Milyon'ununu yok etmiştir.Bu en bilinen ve en korkutucularından olsada 20. ve 21. yy'da da yine salgın hastalıklar kendini göstermiştir İSPANYOL GRİBİ, SARS, MERS, AIDS, ASYA GRİBİ vs.. Şu an dünya 2019 tarihi itibari ile bütün sağlık gelişmelerini, bütün teknolojik gelişmeleri, ekonomik gelişmişlikleri ve askeri güçleri etkisiz bırakacak bir sağlık sorunu ile yüzleşmek zorunda kaldı.Bu durum dünya tarihini değiştirebilecek çok önemli etkiler bırakabilecek bir sıkı